Sanatçı ve müellif Prof. Dr. Uğur Batı, küratörlük çalışmalarını panoramik yürütüyor Açıklaması

Son devirde kültür sanat hayatında birçok çalışmaya imza atan Prof. Dr. Uğur Batı, “Ben sanata daima küratörlük mantığında yaklaşıyorum. Evvel temayı üret. O temaya bağlı bir konsept olsun. O konseptin manalarını ana yapıtlara yay. Ana eserler ortaya çıktıktan sonra bunların halı, kilim, tapestri, pleksi, CNC işleri, dokuma sanatı, batik üzere özel baskı tipleriyle aslında 360 derece olmasını sağlamaya çalışıyorum. Bunların kitaplarını yazıyorum, makalelerini çalışıyorum.” dedi.

Harvard Business Review, Bloomberg Businessweek, Brand Map, Independent ve Milliyet üzere birçok yayında müelliflik yapan Batı, “Reklamın Dili”, “Marka Yönetimi”, “Enneagram ile Kişilik Analizi”, “Kendine Âlâ Bak”, “Dijital Oyunlar”, “Tüketici Davranışları”, “Ben Bilmem Beynim Bilir” ve “Sinaps”ın da ortalarında olduğu birçok kitaba imza attı.

Reklamcılık, marka danışmanlığı, bağlantı bilimi ve nöropazarlama alanlarında uzman ve akademisyen Batı’nın “Azraa-eel Menkıbeleri” isimli romanı, “Aşkın Karanlık Yüzü”, “Karanlık Yılbaşı Hikayeleri” ve “Anadolu Dehşet Öyküleri” isimli hikaye kitapları da bulunuyor.

Birçok standın küratörlüğünü üstlenen Batı, yakın periyotta İstanbul’da açılan, ressam Akın Ekici’nin süprematik fraktal fotoğraflarından oluşan “Supremacy In Fractals: Unfinished Things” standıyla Kocaeli Seka Sanat İhtisas Merkezi’nde izleyiciyle buluşan “Bir Vakit Fraktalı” standına imza attı.

“Kapadokya’yı destinasyon olarak tanımlayacak bir kültür hazinesi oluşturma fikriyle yola çıktık”

Çalışmalarına ait AA muhabirine açıklamalarda bulunan Batı, konsept danışmanlığını üstlendiği, Erciyes Dağı’nın binlerce yıllık tarihi ve mitolojik dokusunu ele alan “Kapadokya’nın Gizemli Mabedi: Erciyes” belgeseline ait, “Türkiye’de çekilmiş yapay zeka takviyeli birinci belgesel projesi oldu. Hayli da güzel sonuç verdi. Türkiye’nin her yeri adeta kültür başşehri. Bunlardan bir tanesi de aslında Kapadokya.” tabirlerini kullandı.

Batı, belgeselin Doğan Tekatlı yapımcılığında ve Zafer Geyikçi direktörlüğünde hazırlandığını belirterek, şu bilgileri verdi:

“Kapadokya’yı destinasyon olarak tanımlayacak bir kültür hazinesi oluşturma fikriyle yola çıktık. Büsbütün gönüllülük projesiydi. O denli de ilerledi. Daha sonra sağ olsun Kayseri Belediyesinin de bilhassa yayınlanma etabında takviyesi oldu. Yeterli bir proje oldu. Senaryoya, projenin irtibatına, konseptine, temasına katkım beni çok keyifli ediyor lakin her şey takımla başladı. Şayet Kapadokya, destinasyon olarak bütünlüklü tanımlanır, manasıyla, mitolojisiyle, öyküsüyle, daha fazla sayıda beşere ulaşırsa Türkiye’nin katma pahalı turizm yapabilme tarafında önü açılacaktır. Tahminen bundan sonra o bölgede öbür belgeseller, diziler, uzun metraj sinemalar çekilir.”

“Dünya çapında kıymetli bilim insanları belgeselimizde anlatıcı olarak yer alıyor”

Koramaz Vadisi’ne dair de bir belgesel çektiklerini aktaran Batı, “Doğan Tekatlı ve direktör Ali Parıltı ile bu sefer Koramaz Vadisi’nden başlayıp, Kapadokya’ya uzanan diğer bir seyahati resmetmeye başladık. Dünya çapında kıymetli bilim insanları belgeselimizde anlatıcı olarak yer alıyor. Paris 8 Üniversitesinden ve dünyanın en kıymetli mağara bilimcilerinden Prof. Dr. Eric?Gilli de belgeselde yer alacak. Grubun kendisini bulmasına çok şaşırmıştı. Koramaz’ı anlatmak için bizimle burada yaklaşık 3 hafta müddet geçirdi. Çok da uyumluydu. Belgesel İngilizce çekiliyor.” diye konuştu.

Uğur Batı, Koramaz Vadisi’nin çok ritüelistik bir yer olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

“Medeniyet katmanı çok eskiye dayanıyor. Tarih, Anadolu’daki kimi gizem kültlerinin oradan hareketlendiğini iddia ediyor ya da ‘Game of Thrones’ dizisinde yer alan kimi sahnelerin oranın direkt uyarlaması olduğu konusunda fikirler var. Bunu belgeselin içerisinde açacağız. Ana aksta Erciyes’ten başladık, Koramaz’a geldik. Koramaz’dan tahminen Mimar Sinan’a uğrayacağız. Mimar Sinan da bir Kapadokyalı sonuçta. Bütün dünyanın tahminen de en ikon tasarımcılarından, mimarlarından… Ayrıyeten Türkiye’de bu kadar güçlü bir coğrafya var, çek çek bitmez. Biz şimdilik belgeselde Kapadokya’yı bahis aldık ve Koramaz Vadisi’yle de Erciyes’i Kapadokya’ya bağlayacağız. Çalışmayı eylül, ekim üzere tamamlamayı düşünüyoruz.”

Belgesel çekimlerinin epeyce güç olduğundan bahseden Batı, “Dağda çekiyoruz, dronlar düşer, beşerler kayar. Nitekim güçlü şartlardı. O yüzden bu iş biraz emek, gönül işi. İnşallah yeterli sonuçlar çıkacak. Doğal bu ülkeye ilişkin her şeyi, herkese anlatmak, bu değerli bedelleri sunmak konusunda her nevi dayanak de çok yararlı olacaktır.” dedi.

Batı, “Kuantum Belirsizliği” başlıklı bir belgesel çektiklerini de söyleyerek “Ben ana anlatıcılığını yaptım. Dijital platformlardan bir adedinde yayınlanacak. O da çok özel bir zihin işi oldu. Birçok anlatıcıyla, birçok farklı kavramla hazırlıyoruz. Belgeselde sevgili Mete Atatüre, Akın Abdullah var. Tek tek saymam hakikat olmaz, çok fazla anlatıcı var. Bu anlatıcılarla Uğur Yağcıoğlu’nun direktörlüğünde çok özel bir belgesel işi yapıldı. Yapımı da bitti.” dedi.

“Devrim Erbil’le dokuma sanatı projesi yapıyoruz”

New York’ta Akın Ekinci ve İhtilal Erbil’e dair iki başka stant açacaklarını söyleyen Batı, şu bilgileri verdi:

“Devrim Erbil ile bir dokuma sanatı projesi yapıyoruz, batik projesi. O da hakikaten çok özellikli bir iş. İhtilal Hoca’nın fotoğraflarını Akdeniz Üniversitesinden mükemmel bir akademisyen Mine Yıldıran aracılığıyla batik sanatına döküp onun özel bir standını yapacağız. Pınar Tınç’la da yaptığımız kitaplar var. Türkiye’nin dünya çapındaki deniz ressamı Mustafa Günen’le bir sanat projesi yapıyoruz. Yani sanat bilim projesi üzere. Aslında 60 tane özel bilim prensibini Mustafa Günen’in fotoğraf stilinde resmediyoruz. Kitapları, yayınları, yan yapıtları üretiliyor. Yani ben sanata da daima küratörlük mantığında yaklaşıyorum. Evvel temayı üret. O temaya bağlı bir konsept olsun. O konseptin manalarını ana yapıtlara yay. Ana eserler ortaya çıktıktan sonra bunların halı, kilim, tapestri, pleksi, CNC işleri, dokuma sanatı, batik üzere özel baskı cinsleriyle aslında 360 derece olmasını sağlamaya çalışıyorum. Bunların kitaplarını yazıyorum, makalelerini çalışıyorum. Art tarafta biraz entelektüel taban da oluşturmaya çalışıyorum. Tam panoramik, holistik ya da 360 derece ne derseniz deyin. Bu türlü bir kreasyonun gerçek olduğunu düşünüyorum. Yani yalnızca fotoğrafın yahut sanatın nerede göründüğünü belirlemekten daha çok, temasından başlayıp anahtar teslim bir sanat projesi başıyla bakıyorum. Kozmiğin de bu doğrultuda ilerlediğini düşünüyorum.”

Prof. Dr. Uğur Batı, Erbil’in yapıtlarının yer aldığı “Yatay Derinlik” standını kitap haline getirdiğine değinerek “Devrim Erbil’in sanatını ögelerine ayıran, parçalayan yani yapıyı söken, ondan sonra birleştiren özel bir kitap. İçerisinde İhtilal Erbil haritaları var. İhtilal Erbil’in bütün fotoğraflarında kullandığı çizgi karakterleri de var. Bunun atlasları var. Erbil’in persona atlası, hudut bilimi atlası, su atlası, matematik atlası, yapıtlarının biyokimya atlası var. Üniversal standartlarda bir kitap oldu. Hocamdan da onay almak zordur. Hocam bana çok duygusal, sahiden hüzünlü ve gözyaşlarıyla bir onay verdi. ” sözlerini kullandı.

Erbil’in halı ve kilim yapıtlarından oluşan büyük bir fotoğraf koleksiyonuna sahip olduğuna dikkati çeken Batı, “Yüzlerce, her biri kendi tema danışmanlığında geliştirilmiş Türkistan halıları, Sındırgı-Yağcıbedir halıları, İran halıları, Hereke, Uşak halıları… İhtilal Hoca, halı coğrafyasını sanatla, kendi imgeleri etrafında birleştirmiş. Sahiden bu mevzuda dünyanın en yeterlisi. Mesela İhtilal Erbil’in dünyanın en uygun halı ressamı olarak biliniyor olması lazım. Benim hayalim o. Zira sahiden bu türlü bir koleksiyon İhtilal Hoca’da var.” değerlendirmesini yaptı.

“Şekerrenk” kitabı Erbil’in sanatsal sözünün kökenlerine ve evrimine ışık tutuyor

Balıkesir’de İhtilal Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin yenilenen yüzüyle açıldığını kelamlarına ekleyen Batı, Erbil üzerine ayrıyeten Türkçe ve İngilizce “Şekerrenk” isimli bir kitap hazırladığını anlattı.

Batı’nın kaleme aldığı “Şekerrenk” kitabı, Türk fotoğraf sanatının öncülerinden Erbil’in hayat uzunluğu süren sanatsal seyahatini ve bu seyahatin kültürel mirasa katkılarına “halılar” üzerinden odaklanıyor. Kitap, Erbil’in sanatsal sözünün kökenine ve evrimine ışık tutarken, onun vizyonunun ve tekniklerinin sanat dünyasında nasıl bir yenilik oluşturduğunu da gözler önüne seriyor.

Devrim Erbil halılarındaki ayrıntılara analitik ve çok boyutlu bir halde eğilerek, okurların sanatkarın estetik ve felsefi derinliğini keşfedebileceği kitapta Batı, halı ve kilim fotoğraflarını gösterge bilimsel ve retorik açıdan yorumluyor.

Yine Uğur Batı’nın küratörlüğünü üstlendiği “Şekerrenk” standı de Balıkesir’deki İhtilal Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde sanatseverlerin ziyaretine açık.

About The Author

admin

See author's posts